BİLİM VE TEKNOLOJİ

Erzincan’da “Sakin Şehir” Tartışması: Toplum Yavaş ve Nitelikli Yaşamı Talep Ediyor

Erzincan’da “Sakin Şehir” Tartışması: Toplum Yavaş ve Nitelikli Yaşamı Talep Ediyor

Erzincan – Modern kent yaşamının giderek hızlanması, gürültü, trafik, kalabalık ve stresin toplum üzerindeki etkileri Türkiye’nin birçok şehrinde tartışılırken, Erzincan’dan yükselen yeni bir talep dikkat çekiyor: “Sakin Şehir” olma isteği.

Halil İbrahim Özdemir’in İçimizden Geçen Irmak adlı eserinde geniş şekilde yer verdiği bu tartışma, yalnız bir edebiyat metni değil, toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren güçlü bir yaşam biçimi arayışı haline geldi.

Kitapta, hızlı şehirleşmenin insan ruhunda açtığı yaralara dikkat çekilirken, modern dünyanın insanı tüketen koşullarına karşı İtalya’da başlayan ve sonra tüm dünyaya yayılan Cittaslow (Yavaş Kent) hareketinin önemine işaret ediliyor. Kutlu, Erzincan’ın bu harekete en uygun şehirlerden biri olduğunu özellikle vurguluyor:

“Erzincan mevcut yapısı ve potansiyeli ile bir ‘Sanayi Kenti’ olmaya heveslenmesin. Elinde Türkiye’de eşi bulunmayan bir ‘sakinlik hazinesi’ var.”

İçimizden Geçen Irmak

Türkiye’de hâlihazırda Seferihisar, Gökçeada, Akyaka ve Taraklı gibi şehirler “Yavaş Kent” ünvanı almış durumda. Kutlu’ya göre, Erzincan da bu listeye eklenebilir; hatta en güçlü adaylardan biri olabilir.

Toplumun Geniş Kesimlerini İlgilendiren Bir Talep: Yavaş Yaşam

“İçimizden Geçen Irmak” isimli eserde, dünyada giderek yaygınlaşan yavaş yaşam arayışının sosyolojik temelleri detaylandırılıyor. Çalışma kültüründen beslenme biçimlerine, bina mimarisinden sosyal ilişkilere kadar pek çok alanda hızın insan psikolojisini bozduğu tespit ediliyor:

“İlim adamları, tıp çevreleri, psikologlar… Giderek hızlanan hayatın insanı bitirdiğini tespit etti.”

İçimizden Geçen Irmak

Bu tespit, toplumun geniş kesimlerinin duygularını ve beklentilerini karşılıyor. Birçok vatandaş, büyük şehirlerden kaçıp daha huzurlu, daha yeşil, daha yavaş bir yaşam sürmek istiyor.

“Sakin Şehir Erzincan” Ne Getirir?

Kitapta, Erzincan’ın Sakin Şehir olması hâlinde kente sağlayacağı faydalar şöyle sıralanıyor:

Yerel mutfağın markalaşması

Ekoturizm ve doğa sporlarının gelişmesi

El sanatlarının yeniden canlanması

Trafiğin azaltılması, bisiklet kullanımının artması

Şehrin ulusal ve uluslararası tanınırlığının güçlenmesi

Bu öneriler, günümüzde sürdürülebilir şehircilik anlayışıyla da son derece uyumlu.

“Erzincan’dan Bir Temsilci Yoktu”

Kitapta dikkat çeken bir diğer nokta ise, “Sakin Şehir” toplantılarına Erzincan’dan katılım olmaması eleştirisi:

“Keşke Erzincan’dan bir temsilci de bu toplantıya katılsaydı.”

Bu ifade, toplumda karşılık bulan bir ihmal algısını işaret ediyor.

Bir Toplumsal Hareketin Eşiğinde mi?

Eserde yer alan bu tartışma, sadece nostaljik bir kasaba özlemi değil.
Aksine, Türkiye’de artan kentleşme baskısına karşı yeni bir toplumsal hareketin ipuçları niteliğinde:

Daha yavaş bir hayat
Daha çok doğa
Daha güçlü sosyal ilişkiler
Daha insani şehirler

Bu yönüyle “Sakin Şehir Erzincan” fikri, yalnız bir kültürel öneri değil; toplumun genel refahına doğrudan dokunan sosyal bir talep.

İçimizden Geçen Irmak, Erzincan özelinden hareketle Türkiye’de milyonları ilgilendiren önemli bir şehircilik ve yaşam biçimi tartışmasını gündeme taşıyor.
Haber değeri yüksek olan bu tartışma, yalnızca geçmişe özlem değil; geleceğe dair güçlü bir çağrı niteliği taşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu