1979 yılında Alaska’nın kuzeyinde altın arayan madenciler, kazı sırasında donmuş toprağın içinde benzersiz bir keşif yaptı: Yaklaşık 50.000 yıllık, mumyalanmış bir bozkır bizonu. Daha sonra “Blue Babe” adı verilen bu tarih öncesi kalıntı, zamanın acımasız koşullarına rağmen oldukça iyi korunmuştu.
Arka ayaklarındaki derin pençe ve diş izleri, bu bizonun muhtemelen dönemin en yırtıcı canlılarından biri olan devasa Kuzey Amerika aslanı tarafından avlandığını ortaya koydu. Ancak ani donma, leşi diğer leşçilerin elinden korudu ve bizonun büyük bir kısmı binlerce yıl boyunca bozulmadan kaldı.
Yıllar sonra, 1984’te Alaska Üniversitesi’nden paleontolog Profesör R. Dale Guthrie liderliğindeki ekip, taksidermist Eirik Granqvist ile birlikte Blue Babe’in restorasyonunu tamamladı. Ancak bilimsel başarının kutlaması oldukça sıra dışı bir şekilde yapıldı: Ekip, mumyalanmış bizonun bozulmamış boyun kasından küçük bir parça alarak bunu bir yahnide pişirdi.
Profesör Guthrie bu olağanüstü deneyimi şöyle anlattı:
“Et oldukça sertti ama kokusu şaşırtıcı derecede tanıdıktı. Hafif bir toprak kokusuyla karışan sığır eti aromasına benziyordu. Beklenenden daha az garipti.”
6 Nisan 1984’te yaklaşık on iki kişi bu Buz Devri yemeğini tatma cesareti gösterdi. Kimse hastalanmadı. Ancak bu yemek, yalnızca tarihi bir meraktan ibaret değildi; donmuş toprağın koruyucu gücüne, bilimsel meraka ve geçmişle kurulan olağandışı bağlara bir saygı duruşuydu.
Binlerce yıl öncesinden gelen bu “antik öğün”, bilim tarihinde eşsiz bir anı olarak hafızalarda yer etti.